18 Ekim 2023 Çarşamba

YENİKAPI METROSU


 

Yenikapı metrosuna bir çocuk bindi

Dört yaşından belki biraz büyüktü

Babasının kucağı güvenli bir limandı

İnsan seli içinde dar bir patika açtı

Sessiz baba gururlu, karşımıza oturdu

Sarıp küçük çocuğu, öpücükle avuttu

 

Bacaklarını açıp, sakladı yavrusunu

Birkaç saat kalmıştı bozmaya orucunu

Bir gül sarmaşıktan hallice dolandılar

Bir baba bir çocuktu, bir varmış bir yoktular

Yalıyordu durmadan kırmızı bilekleri

Tünel yuttu götürdü, saklı tüm dilekleri

 

Bilekten dirseklere hep ıslaktı derisi

Buruş buruş olmuştu, hep kolların gerisi

Başka yere yeltenir, yanındaki birisi

Temiz pak üstü başı, öte berisi

Ellerinin yerinde el yerine yel vardı

Eksik iki uzuvla, baba boynunu sardı

 

Kucağımda bir poşet oyuncak araba

Mavi olanı sakladım sıkı sıkı avcumda

Gök gibi, deniz gibi, umut gibi maviydi

Bilekleriyle tutup sürmeyi bilir miydi

Bu oyunla acıyıp kırılır mı ki kalbi

Minik kalp kaç yerden, kaç kez kırılabilirdi

 

Yüzü babasına, sırtı bana dönüktü

Bilmediğim bir dilde bir şeyler söylüyordu

Küçücüktü bedeni sanki güneş parçası

Demir rayda başladı üç beş adam yargısı

Babası dinlemiyor, çocuksa susmuyordu

Dört yıllık yaşamından enerji saçıyordu

 

Kırmızı bandanalı başı sola çevirdi

Felç oldu kör yüreğim, ruhum o an ezildi

Ne kulaklar yerinde ne gözleri ne burnu

Griye döndü birden mavi rengi umudun

Küçük yanmış başının orta yeri bir yardı

Bir gül gibi açılmış gülen bir ağız vardı

 

Sıkı sıkı elimde minik mavi araba

Avucumdan döküldü ağır zehirli cıva

Usul usul açıldı parmaklarım yerinde

Bu acı sağalır mı inandığım bilimde

Acı dolu bakışlar metroda büyüyordu

Baba göğsünde çocuk, sessizce gülüyordu

 

Metro istif insanla dolup boşalıyordu

Hayretler çoğalıyor, sesler yükseliyordu

Kulak memelerini çeken sağlıklı eller

Tıklatacak tahtayı aranıp duruyordu

Tahta bulunamazsa tıklatacak diş vardı

Bela bu, itinayla batılla savılırdı

 

Düşük kaşlar, kısık gözler, bütün yüzler asıktı

Haline şükredenler vicdanla barışıktı

Akşam evde sıcak aş, tepemizde dam vardı

Ne de olsa zekatlar bir yıl olsun şaşmazdı

Yenikapı metrosunda bir yaralı çocuktu

Babasına sarılmış, gülüşüp oynuyordu

 

Tüm bu istif insanlar, varınca evlerinde

Kanal değiştirecek savaş haberlerinde

Bir kısmı izleyecek, elbet küfredecekler

İlk zeytini yiyip de ilk suyu içecekler

Verdiği nimet için Hakk’a şükrederlerken

Yanık yüzlü çocuktan, o an bahsedecekler

 

Beyaz camın ardında sandığım hayatlardı

Bugün anladım işte, kanlı canlı bir andı

Bambaşka yüreklerde, başka başka yüzlerde

Tahayyülün ötesi büyük bir acı vardı

Herkes kendi derdine yanıp kavruluyordu

Çocuk tüm bu kavgayı yüzünde taşıyordu

 

Ne akan kan ne giden can ne vatan

Dört yıllık bir ömürdü ciğerlerimi yakan

Yenikapı metrosuna bir çocuk bindi

Kör yüreğimi dağladı

Yenikapı metrosundan bir çocuk indi

Neşeli şarkılar söylüyordu

 

 

Merve Evren, Haziran 2017

Yenikapı, İstanbul

Hiç yorum yok: